Taş Gibi

Bir heykeltıraş kendi yaptığı kadın heykeline âşık olur. Heykeltıraş, kendisini idol olarak benimsemiş yamağıyla beraber eski ve büyük bir malikanede yaşıyordur. Heykeltıraş gittikçe heykele daha fazla bağlanır, dış dünyadan iyice kopar. Yamak da ilk ustasına olan hayranlığından ötürü bu durumu çok normal karşılar lakin daha sonra çocuk saflığıyla olayı ciddiye alamaz. Heykeltıraş heykeline pırlantalar hediye eder, yemekler hazırlar. Artık sonunda uyuyan heykelini uyandırdığı gerekçesiyle yamağını da kovar. Ardından heykelinden kendisine işlerinde yardım etmesini istediğinde heykele verdiği çekiç tezgâhta duran taşların üstüne düşer, taş parçaları gözlerine girer ve heykeltıraş kör olur.

  • Tunay Tunahan Peksöz
    Director
  • Tunay Tunahan Peksöz
    Writer
  • Tunay Tunahan Peksöz
    Producer
  • Talha Sezer
    Key Cast
    "Heykeltıraş"
  • Ömer Erkan Özhan
    Key Cast
    "Yamak"
  • Mehmet Atay
    Narrator
  • Project Title (Original Language):
    Stonelike
  • Project Type:
    Short, Student
  • Genres:
    Drama
  • Runtime:
    9 minutes 25 seconds
  • Completion Date:
    August 1, 2023
  • Country of Origin:
    Turkey
  • Country of Filming:
    Turkey
  • Language:
    Turkish
  • Shooting Format:
    Digital
  • Aspect Ratio:
    2.20:1
  • Film Color:
    Black & White
  • First-time Filmmaker:
    No
  • Student Project:
    Yes - Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Director Biography - Tunay Tunahan Peksöz

15 Mayıs 2003 tarihinde Malatya’da asker bir baba ve memur bir annenin çocuğu olarak doğdu. Üç yaşındayken hayatının on beş yılını geçireceği Ankara’ya yerleşti. Ortaöğretimi boyunca üstün zekalı çocukların kabul edildiği Bilim ve Sanat Merkezi’ne edebiyat bölümünde devam etti ve yaratıcı yazarlık dalında yazdığı öykülerle mezun oldu. 2017 yılında Ankara’nın en büyük lisesi olan Ankara Atatürk Anadolu Lisesini kazanması hayatının en önemli olayı oldu. Burada da fen ve sanat alanlarında kendisini geliştirmeye devam etmesinin yanı sıra gerek Türkiye’nin en büyük lise şenliği olan AAAL Şenlik’te çalışması gerek okul içi sosyal etkinliklerin çoğunun sorumluluklarını yüklenmesiyle sosyal becerilerini geliştirdi. Ayrıca okulu için bir de lise videosu çekti. Pandemi zamanında kendisiyle baş başa kalınca çocukluktan beri hayalini kurduğu sinema işini profesyonel olarak yapması gerektiğine karar verdi. YKS 2021’de Türkiye 38.’si olarak hala okumaya devam ettiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema Bölümü’ne girdi.
Irk Bitig’den bir kehaneti konu alan ve batıl inançları eleştiren Neden Bu Kadar Korktun (2021) ve Mesnevi’den uyarladığı Yaşlılık Sebebi (2022) adlı iki adet kısa filmi vardır. Bunların yanında çeşitli reklam filmlerinde yönetmen asistanlığı yapmaktadır.

He was born in May 15, 2003. He attended the Science and Art Center during his years of primary education. He graduated from Ankara Atatürk Anadolu High School. When he was on his own during the pandemic, he decided to do filmmaking professionally, something that he always wanted. He was ranked 38th in Turkey in the 2021 YKS exam, he entered the Cinema Department of Mimar Sinan Fine Arts University, where he is still studying in. He also works as an assistant director in various commercial sets.

Add Director Biography
Director Statement

“Bir kadını sırf güzelliği için sevmek bir heykeli sevmeye benzemez mi?” diye sorar Tolstoy. “Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz.” diye bir çözüm sunar Hugo.
Biz de Taş Gibi’de kendi yonttuğu çekici kadın heykeline âşık olan bir heykeltıraşın pişmanlığı üzerinden bunu anlattık. Heykeltıraş gün geçtikçe heykeline daha fazla âşık oluyor, onun büyüsüne daha fazla kapılıyor. Bir noktadan sonra onu kafasında tamamıyla gerçek bir insana dönüştürüyor; onunla yemek yiyor ve ondan yardım istiyor.
Yamak karakteri ise onun vicdanını, bir noktada da seyircinin kendisini temsil ediyor. Ustasına hayran yamak ilk başta heykele saygıda kusur etmezken sonra çocuk saflığıyla bunun saçmalığının farkına varıyor. Hikâye devam ettikçe ustasıyla heykel konusunda iyice ayrışıyorlar.
Temel bir masal tekniği kullandığımız filmimizde dış ses kullanarak bu hakimaneliği artırdık. Heykeltıraşın atölyesindeki bitmiş bitmemiş çok sayıda heykel ile bir ve tek olan kusursuz heykel arasında bir kontrast kurduk. Aynı zamanda atölyedeki sert ışık ile heykellerin yumuşaklığı arasında da bir kontrast oluşturduk. Çırağın ustasına olan hayranlığını benzer kıyafetlerle vurgularken aslında bambaşka insanlar olduklarını diğer farklı fiziksel özellikleriyle anlattık.
Hikâyenin sonunda kalbiyle değil gözleriyle sevmenin bedelini gözlerini kaybederek ve heykelini bir daha göremeyerek ödeyen heykeltıraş bugünün bizlerine ait bir gözlem sunuyor. Kim bilir belki bir gün, başka şeyleri sevmeyi denemiştir...

“Is it possible to love a woman simply for her beauty, to love the statue of a woman?” asks Tolstoy. “Woe, alas, to those who have loved only bodies, forms, appearances! Death will rob them everything. Try to love souls, you will fid them again.” Hugo answers.
We try to answer this question, in Stonelike, through the regression of a sculptor who fell in love with an attractive woman sculpture he carved. The sculptor falls even more in love with his sculpture day by day, at sone point he transforms it into a completely real person in his mind.
The character of apprentice, on the other hand, represents his conscience and the audience themselves. Admiring his master, he does not fail to respect the statue at first, but then realizes the absurdity of it with his childish naivete.
In our film, in which we use a basic fairy tale technique, we increased this dominance by using narrator. We contrasted the many unfinished sculptures in the sculptor's workshop with the one and only perfect sculpture. We also created a contrast between the harsh light in the workshop and the softness of the sculptures. While emphasizing the apprentice's admiration for his master with similar clothes, we explained that they are actually completely different people with their different physical characteristics.
At the end of the story, the sculptor, who paid the price of love with his eyes, not with his heart, by losing his eyes and not being able to see his statue again, presents an observation that belongs to us today. Who knows, maybe he tried to love other things too someday...